“`html
Suriye’de Demokrasi Mi, Gerçekler Mi? Medyanın Çarpıttığı Gerçekler
Türk medyasında Suriye ile ilgili yapılan yayınlar, hükûmetin devrilmesinin ardından bu bölgeye demokrasi geldiğini iddia eden ilginç bir anlatımla karşımıza çıkıyor. Bu anlatıma göre, Suriyeliler artık özgürce çarşılarda alışveriş yapabiliyor ve farklı din mensupları ibadetlerini diledikleri gibi gerçekleştiriyor. Peki ortada gerçek bir durum var mı? Suriye’yi yakından tanıyan uzmanlardan Prof. Dr. Mehmet Yuva, Aydınlık gazetesindeki köşe yazısında bu konulara derinlemesine bir bakış sunarak medyayı sert bir dille eleştirdi. İşte o yazıdan bazı kesitler:
Esad’ın düşüşüyle ilgili uyarılarda bulunanlar, iktidarın geleceği konusunda önemli sinyaller verdi. 2002 yılından sonra, Esad ile AK Parti arasında kurulan ilişkiler, iki ülke arasındaki dostluğu pekiştiren birçok kesim tarafından desteklendi.
Recep Tayyip Erdoğan ve Esad’ın dostluğu, liderlerin ailelerinin yakın ilişkileriyle de pekişti. Bu dostluğun etkisi, iki ülkenin güvenlik güçlerinin, ordularının ve istihbarat birimlerinin işbirlikleriyle daha da derinleşti. 2009 yılında iki ordu ortak tatbikatlar düzenleyerek ilişkilerini daha da güçlendirdi.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi gibi platformlar, iki ülke arasında birçok alanda işbirliği anlaşmalarının imzalanmasını sağladı.
Esad, Türkiye’ye yönelik ekonomik ortaklıklar ve güvenlik işbirliğini içeren “Beş Ülke Beş Deniz” projesini teklif etti. Asi Nehri üzerinde yapılacak Barış Barajı ile birlikte Nusaybin ve Kamışlı arasında ortak projeler planlandı.
Zorlu Süreçler ve Kırılmalar
Sayın Erdoğan ile Esad arasındaki ilişki, sadece iki siyasi liderle sınırlı kalmadı. BAAS Partisi ile AK Parti arasında da önemli ilişkiler gelişti. Türkiye’nin ürünlerinin Suriye pazarında serbest dolaşımının, Halep’taki ticaret erbabı üzerinde olumsuz etkilere yol açtığı eleştirileri ortaya çıktı.
Esad, Katar ve Körfez Ülkeleri’nin sermayesine aşamasız bir kapı açarak, neoliberal ekonomik politikaları benimsemiş olsa da, ABD ve müttefiklerinin uyguladığı ekonomik yaptırımlar ve askeri müdahaleler Suriye’yi olumsuz etkiledi.
Suriye devlet yetkilileri, uluslararası terör saflarına dayanmak zorunda kaldı. Ülkenin temel görevlerinin rüşvet ve yolsuzluk ile sarmalanması, yıkıcılığa giden yolları açtı.
Kültürel Değişimler ve Tarihi Yıkım
HTŞ gibi gruplar, İdlib’i işgal ettiğinde, ilk olarak kaybettikleri heykel, ünlü şair Abu Ala El-Maarri’ye aitti. El-Maarri, düşünceleriyle tarih boyunca insanları düşündüren özgün bir figürdür.
Modern Suriye’de, farklı inanç gruplarının baskıları altında halk ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu süreçte yaşanan zulümler ve insan hakları ihlalleri, uluslararası medya tarafından sıkça gündeme getirilmeye çalıştı.
Suriye’deki gerçeklerin çok uzağında kalan ve günlük hayatta yaşananları göz ardı eden medya, yalan haberlerle halkı yanıltmaya devam ediyor. Hükümet ve yandaş medya, yaşanan sorunlara dair gerçekleri görmezden gelerek, yalnızca tatlı bir atmosferin var olduğunu iddia ediyorlar.
Gerçeklerin Arka Plandaki Gölgesi
Stüdyoda tatlıları tanıtan bir muhabir, Suriye’deki özgürlük ve demokrasi temalarını vurgulamakta zorlanıyor. BAAS yönetimi boyunca dini ve siyasi yapının etkileri devam ederken, Suriyelilerin gerçekte ne yaşadığını göz önünde bulundurmak lazım.
1970-2024 yılları arasında inşa edilen camilerin sayısı, İslam âlemindeki toplam sayıdan fazla. Gerçekler açıkça ortadayken, medyanın Suriye’yi tatlı bir rüya gibi göstermeleri dikkat çekiyor.
Perşembe günü Şam’daki Emevi Meydanı’nda binlerce Suriyeli, yerel sorunlara dikkat çekmek için miting düzenledi. HTŞ ve diğer grupların vaatlerine karşı çıkan bu eylem, halkın kendi iradesini ortaya koyduğu anlamına geliyor.
Birçok medya organının bu mitinge dair sessiz kalması ise düşündürücü. Protestolar ve halkın talepleri, Türkiye’nin Suriye konusundaki çıkarlarına dair kaygıları göz ardı ederek, gerçekleri yansıtmaktan uzak bir yayın politikası izliyor.
Geçmişin izlerini taşıyan bu eylem, Suriye’deki mevcut durumun karamsarlığının ötesinde bir direnişe işaret ediyor. Bu durum, halkın özgürlük ve bağımsızlık taleplerinin bir göstergesi olarak dikkatleri üzerine çekiyor.
“`